bugün
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler11
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi10
- aleyna tilki10
- ayça tilki8
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız17
- sözlük kızından gelin olmaz21
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- anın görüntüsü14
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- hamas bir terör örgütüdür11
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- şehirler arası aşk yaşamak8
- vatandaşlık farkı alan otel21
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası17
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım18
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı12
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın9
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
entry'ler (13)
- Seni seviyorum dedi mi sana?
- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Beni sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.
- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.
- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?
- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara'ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.
- Ee, sonra?
- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum haliyle. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet… Ama faydası olmadı tabi.
- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?
- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.
- Yani abi?
- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.
- iyi de abi ben onu çok seviyorum.
- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte…
- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Beni sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.
- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.
- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?
- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara'ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.
- Ee, sonra?
- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum haliyle. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet… Ama faydası olmadı tabi.
- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?
- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.
- Yani abi?
- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.
- iyi de abi ben onu çok seviyorum.
- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte…
new york'tan gelip katılacağım zirvedir.
tercih edeceğimdir. zamanla öğrenir canım, yavaş yavaş.
şahane bir şey olurdu. en büyük hayalim bir ağaca sarılıp ömür boyu tembel tembel yaprak yemek. işe gitmek yok, sinir yok, stres yok, sıkıntı yok. oyum koala koaladaroğlu'na. bir de koala koayup koaladoğan var, onu sevmiyorum.
bir ergen tarafından yönetilen ülkenin ordusudur. bir çocuğun eline ülke verin ne yapacak diye bekleyin, ahan da bu ergenin yapacaklarının aynısını yapacaltır. farklı birşey yapacağını sanmıyorum. tipe bak:
https://theboeskool.files...2014/12/kim-jong-un-7.jpg
https://theboeskool.files...2014/12/kim-jong-un-7.jpg
hiç şüphesiz ki beddualardır. her iyi dilekte bir samimiyetsizlik, her başarıyı takdir etmede bir kıskançlık sezerim. fakat bedduada öyle değil, safi nefretten oluşur.
olmayandır. matrix modunda düşünürsek her şey zihnimizde anlamlandırdığımız birer kimyasal sinyalden ibaret olduğundan olmayandır. kendimi böyle kandırıyorum lan napayım.
http://galeri8.uludagsozl...com/406/yok-ki_546169.jpg
http://galeri8.uludagsozl...com/406/yok-ki_546169.jpg
askerlikte bulunulan her andır. komutanın gelir ilk sana fırça kayar, üst devre gelir ilk sana kıl olur, kedi köpek gelir sana hırlar, sivrisinek gelir seni ısırır, kuşlar gelir senin kafana sıçar, sıcak su sen duşa girince soğur, şınav sayısı sana gelince iki katına çıkar, paşa senin uygun adımına takar... say say bitmez.
kağıt ya da metal parçası. kendisine anlam yükleyen bizleriz. hayır felsefik bir konuşma yapmayacağım. sadece elime aldığımda bakıyorum, üzerinde resimler var, yazılar falan var, yırtılabiliyor, boyanabiliyor, işlevsiz hale gelebiliyor vs. yani böyle değersiz ve çabuk bozulabilen bir cisme, anasını bile satan insanları görünce deli s*kmişe dönmemek elde mi?
silahlı çılgın çocuk. son yaptığı açıklamalarla gözümü korkutmuştur. sıkı bir muhalif olan ben, artık recep tayyip erdoğan'ı eleştirmeyeceğim:
"iki tabancam yüzlerce mermim var, ben ölmeden, beni vurmadan, ben asılmadan bu ülkenini seçilmiş cumhurbaşkanına kimse elini süremez"
"iki tabancam yüzlerce mermim var, ben ölmeden, beni vurmadan, ben asılmadan bu ülkenini seçilmiş cumhurbaşkanına kimse elini süremez"
meşhur kavgam kitabı acayip sıkıcıdır. sonuna kadar okudum diyen muhtemelen ya yalan söylüyor ya sallıyor ya da kız düşürmek için entel ayağına yatıyordur. bazı yazarlar eksileyecek biliyorum ama oğuz atay'ın tutunamayanları da bu kategoridedir.
insan olduğu için normaldir. her ne kadar twitter fenomeni olsa da o da bir insan be insan. duygulandım kusura bakmayın.