bugün

entry'ler (13)

seni seviyorum

- Seni seviyorum dedi mi sana?
- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Beni sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.
- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.
- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?
- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara'ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.
- Ee, sonra?
- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum haliyle. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet… Ama faydası olmadı tabi.
- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?
- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.
- Yani abi?
- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.
- iyi de abi ben onu çok seviyorum.
- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte…

30 ağustos 2016 bayburt zirvesi

new york'tan gelip katılacağım zirvedir.

otuzluk ablalardan genç sözlük erkeklerine öğütler

(bkz: abla deme lazım olur)

hiç seks yapmamış kızla evlenmek

tercih edeceğimdir. zamanla öğrenir canım, yavaş yavaş.

ülkenin koalalar tarafından yönetilmesi

şahane bir şey olurdu. en büyük hayalim bir ağaca sarılıp ömür boyu tembel tembel yaprak yemek. işe gitmek yok, sinir yok, stres yok, sıkıntı yok. oyum koala koaladaroğlu'na. bir de koala koayup koaladoğan var, onu sevmiyorum.

kore halk ordusu

bir ergen tarafından yönetilen ülkenin ordusudur. bir çocuğun eline ülke verin ne yapacak diye bekleyin, ahan da bu ergenin yapacaklarının aynısını yapacaltır. farklı birşey yapacağını sanmıyorum. tipe bak:

https://theboeskool.files...2014/12/kim-jong-un-7.jpg

en içten dilekler

hiç şüphesiz ki beddualardır. her iyi dilekte bir samimiyetsizlik, her başarıyı takdir etmede bir kıskançlık sezerim. fakat bedduada öyle değil, safi nefretten oluşur.

yaz aşkı

olmayandır. matrix modunda düşünürsek her şey zihnimizde anlamlandırdığımız birer kimyasal sinyalden ibaret olduğundan olmayandır. kendimi böyle kandırıyorum lan napayım.

http://galeri8.uludagsozl...com/406/yok-ki_546169.jpg

insanın kendini en çaresiz hissettiği anlar

askerlikte bulunulan her andır. komutanın gelir ilk sana fırça kayar, üst devre gelir ilk sana kıl olur, kedi köpek gelir sana hırlar, sivrisinek gelir seni ısırır, kuşlar gelir senin kafana sıçar, sıcak su sen duşa girince soğur, şınav sayısı sana gelince iki katına çıkar, paşa senin uygun adımına takar... say say bitmez.

para

kağıt ya da metal parçası. kendisine anlam yükleyen bizleriz. hayır felsefik bir konuşma yapmayacağım. sadece elime aldığımda bakıyorum, üzerinde resimler var, yazılar falan var, yırtılabiliyor, boyanabiliyor, işlevsiz hale gelebiliyor vs. yani böyle değersiz ve çabuk bozulabilen bir cisme, anasını bile satan insanları görünce deli s*kmişe dönmemek elde mi?

yiğit bulut

silahlı çılgın çocuk. son yaptığı açıklamalarla gözümü korkutmuştur. sıkı bir muhalif olan ben, artık recep tayyip erdoğan'ı eleştirmeyeceğim:

"iki tabancam yüzlerce mermim var, ben ölmeden, beni vurmadan, ben asılmadan bu ülkenini seçilmiş cumhurbaşkanına kimse elini süremez"

adolf hitler

meşhur kavgam kitabı acayip sıkıcıdır. sonuna kadar okudum diyen muhtemelen ya yalan söylüyor ya sallıyor ya da kız düşürmek için entel ayağına yatıyordur. bazı yazarlar eksileyecek biliyorum ama oğuz atay'ın tutunamayanları da bu kategoridedir.

fuatavni nin özür dilemesi

insan olduğu için normaldir. her ne kadar twitter fenomeni olsa da o da bir insan be insan. duygulandım kusura bakmayın.